20 Şubat 2019 Çarşamba

İnsan ve çevre

   İzmir'e yeni taşındığım günlerde vaktimin sadece bana ait olmasını sağlamak için bazı kararlar almıştım. Hayatımdaki insan sayısını az tutacaktım. Arkadaşlık adı altında boş muhabbetler angarya görüşmeler gibi vesair şeylerden uzak durulacaktı. Hayatıma mecburi dahil olanların ise (aile gibi yakın komşular gibi...) vaktimi düzenli kullandığımı bilmelerini sağlayacaktım. Yani kulağa çok yabani kararlar gibi gelebilir ama benim için tek önemli olan Mevla'nın rızasına uygun yaşamaktı, ve vaktin gram miktarı dahi ziyanına gönlüm razı değildi.O günlerde böyle düşünüyordum en azından. Hayatımda kuvvetle bağlı olduğum şeyler;  dergilerim, kitaplarım ve kendi tercihlerim doğrultusunda geçirebildiğim vaktim olmuştu sadece. Böyle yaşamak bana iç huzur sağlıyordu. Dingin bir ruh hali ve de bolca neşe.Lakin zaman içinde tuhaf bir şey oldu.


   Sıkılmaya başladım. Ee tabi sıkılırsın dediğinizi duyar gibiyim. Ama sıkılmış olmama çok şaşırdım ben. Çünkü hep hayal ettiğim şekilde yaşıyordum oysa. Dedikodulardan, günahlardan, boş muhabbetlerden uzak işte... Daha ne isteyebilirdim ki ? Bu esnada çevremdeki insanlardan gelen oturup kalkma gezip tozma taleplerini de hep kibarca geri çeviriyor, kendimi içerideki dünyama daha fazla kapatıyordum. Bolca okuyup, araştırıyor, arta kalan vakitlerde ev hatunu kişisi taklidi yapıyordum. Onun dışında tüm yakınlaşma taleplerini geri çeviriyordum ama bir yandan da anlayamadığım bir şekilde "sıkılıyordum". 

   Sorgulamaya başladım. Sosyal olmak kaderimiz mi ? Çevremiz "bilge" insanlarla çevrili değilse köşemize çekilmek ve herkesle iletişimi koparmak doğru mu ? Emredildiği gibi yaşıyorsak neden sıkılıyoruz ? Yoksa emredilen bu değil mi ? Çevremdeki insan kütlesini tayin eden de Mevla değil mi ? Sorular sorular... Bazen okuduklarım içinde aldığım tek cümlelik  ufak paketlerden çıkıyordu cevaplar. Bazen aile içinde katılmak zorunda kaldığım toplantılarda dinlediğim hikayelerden... Bazen de bir derviş öğretisinden...

   Mesela Nakşibendi büyüklerinden Abdulhalik Gücdüvani'nin yazdığı "On bir temel usül"  içinde "Halvet der encümen" diye bir şeyden bahsediliyordu. "Halk arasında Mevla ile birlikte olmak" demekti bu. Yalnız olamazsın, sosyal yaratıldın, fıtratına uy ! diye bağıran bir öğretiydi sanki. Diğer yandan sevgili peygamberin(s.a.v) tavsiyeleri... Hep birlik olma ama tek başına bir kalmama üzerine toplum inşasına yönelik tavsiyelerdi. Bunun gibi şeylerle fikirlerim zaman içinde değişmeye başladı. Belki de içine girdiğim sosyal çevre de başlı başına bir kitaptı ve de başta aldığım kararların tam tersine içine dahil olmam gereken bir kitaptı. 

   Son zamanlarda kafamı az biraz önümdeki kitaplardan kaldırdım. Çevreme bakmaya başladım. Komşularıma, aileme, yeni tanıştığım insanlara... Onlarla niye bir aradayım ? diye soruyorum. Allah niye bunu nasip etti ? Ya onlardan alacağım bir şeyler var, ya da onlara verebileceğim... Bir alışveriş diledi Mevla demek ki diyorum. Vakit ziyanı değil de bir alışveriş. Böyle bakmaya başlayınca ilginç şeyler aldığımı fark ettim. Bazen de benden aldıklarına dair geri dönüşler oluyor. İnsanlardan öğrendiğim şeyleri gün sonu notlar alarak listelemeye başladım. Bazılarını kitaplar yazmıyor, hatta belki de çoğunu... 

   Etrafa bakmak güzel oldu, şükür... Kitaplar biraz küskün gibi ama bazı günlerimi de sırf kitaplara ayırıp dengelemeye çalışıyorum. Son zamanlarda daha iyi anlıyorum ki insan sosyal bir varlık. Mevla da bunu kabullenip ona uygun yaşamasını istiyor. Ve etrafına serpiştirdiği sosyal çevreyi görüp, tanıyıp, kabullenmesini. 

   Herkeslere sevgiler...
Fotoğraf, İzmir'e yeni geldiğim dönemlerde çekilmişti. Konak/ İzmir. 
   

22 yorum:

  1. insan sosyal bir varlık bazen sohbete ihtiyaç duyuyor ruh bir açıdan besin gibi :) hoş sohbetleriniz olsun

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynen öyle canım. Bunu bizzat deneme yanılma yöntemiyle öğrenmiş oldum ve ona göre yeniden güncellenmiş oldum. Ve duaya amiiin hepimiz için inşaallah ;) Sevgiler :)

      Sil
  2. yalnızlık kişinin kendi tercihi ise sıkıntı yok ama şartların getirdiği zorunlu yalnızlık ise çok üzücü ...sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yalnızlık Allah' a mahsus esasen. Bu söze kulak vermek gereken bir devirdeyiz :) Sevgiler benden de ;)

      Sil
  3. Denge hayatın her helal alanında önemli bir olgu. Yani Bir çay demleyip suyunu fazla koysan çayın tadını az alırsın, çayı çok olsa fazla dem acı gelir.. İşte sıkıntı hali de buna benziyor gibi.. Fazla öğreti gibi gelen içsel yolculukların demi su katılmayan çay gibi acı gelir, ruhu sıkar.

    Nitekim ne güzel bir ayet-i duadır: رَبَّنَا اٰتِنَا فِى الدُّنْيَا حَسَنَةً وَفِى الْٰاخِرَةِ حَسَنَةً وَقِنَا عَذَابَ النَّارِ "“Allah’ım! Bize dünyada iyilik, güzellik ve nimet ver, ahirette de iyilik, güzellik ve nimet ver. Bizi ateş azabından koru." (Bakara, 2/201) Hem dünya hem ahiret için hayırlısını diliyorum tüm Mü'minler için

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne güzel örneklendirmişsin Selimhan, gerçekten öyle... O güzel duayı da her daim taze tutalım inşaallah. Güzel demlenmiş çaylarımız gibi olsun ömürlerimiz inşaallah diyerek dualara aynen devam o vakit ;) Teşekkürler...

      Sil
  4. Alışveriş çok doğru... Ne çok uzaklaşalım ne de çok yaklaşalım bence dengeyi bulmuş gibisiniz :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet uçlarda yaşadığım için genelde... Her iki ucu da deneyimleyip ortada karar kıldım esasen :)) Sevgiler canım ;)

      Sil
  5. Hepimizin bir görevi var şu hayatta bazılarımız o görevin farkına varıyor bazıları varamıyor... Bazen başını kaldırıp çevreye bakmak gerek... Selam ve Dua ile ...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısın başını kaldırıp çevreye bakmak gerek Furkan... Allah her şeyin hikmet penceresini görebilme feraseti versin hepimize. Teşekkürler...

      Sil
  6. İnsan toplum olarak var olmayı başarmış bir canlı, böyle bir yaradılış var diye düşünüyorum bende

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet topluma dahil olmamız gerekiyor, Mevla nın da istediği kulluk bu sanırım Erhan bey. Bunu daha iyi anladım artık. Teşekkürler...

      Sil
  7. Kötü örneklerin bile insana öğretecekleri o kadar çok şey var ki. Aa bak ben bununla ilgili bir yazıya başlamıştım, nerede ki acaba, gidip bitireyim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bitmiş halini okumak isteriz Handan ;) Haklısın kötü örnekler olmadan iyinin değerini nasıl bilebiliriz ki. Sevgiler... :)

      Sil
  8. Her insan ayrı bir kitap aslında. Okumasını bilene her biri ayrı şeyler öğretiyor.Sevgiyle kal :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet evet... Konuyu bağladığım nokta tam olarak da buydu işte :)) Sevgiler benden de canımcım ;)

      Sil
  9. Şu an benim hissettiklerimi yaşamışsın, sanırım bundan ders çıkarmam gerek

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynıyız demek. Eğer sen de içindekileri dökmek istersen bloğuna, yazınca bana haber ver tamam mı Rabia ? Sevgiler canım :)

      Sil
  10. tabiside güzel bişi yapıyoon yaa, sosyal çevresiz olar muuu :) ah bi de izmirde çevre temiz olsaaaa dahaaa :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İzmir'de çevre ah ahhh... İnşaallah daha güzel olur günün birinde :)) Öpücükler deeep!

      Sil
  11. Ben de son dönemlerde felsefe kitapları okudum.İnsanın beyni yanıyor :) Sorguluyor baya :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Felsefe başlı başına beyin yakıcı bir alan gibi geliyor bana. Bu işle meşgul olanlarda çok sağlam algı gücü olmalı gibime geliyor. Sevgiler Yurdagül hanım :)

      Sil

Düşüncelerini yazabilirsin...