29 Eylül 2019 Pazar

Bugünden...

Bugün memleketin Kuşadası sahiline gelmek nasip oldu canlar.  Eşimin bir işi nedeniyle sahili bir miktar yalnız adımlamak da nasip oldu ayrıca. 

Yalnızlık, bir oyun hamuru gibi aslına bakarsanız.  Onu alıp şefkatle davranırsanız eğer mükemmel vakitler oluşturabilirsiniz. Hoyratlığı sevmez  lâkin yalnızlık. Şükürsüz olunursa en karanlık zindan oluverir. Hayatım boyunca yalnızlıklarımı alıp pamuklara sardım. Bunu sevgili yaratanın izniyle yapmaya çalıştım. Sevdim, şefkatle kucakladım tek başınalığı. Ve çoğu zaman tadından yenmezlikte hoş  vakitler inşa ettim kendime şükür. Bazen babamın dağın tepesindeki  taş duvar evinde, bazen de bir Eylül sabahı Kuşadası sahilinde... 

    Denize baktım bugün yine. Uzun uzun....  Ne muhteşem bir evrende nefes alıp verdiğime hükmettim belki bir milyonuncu kez. Deniz ve gökyüzü ikilisi için şükrün zerresini eda edemeyiz zannımca. Ama yine de hep var olsunlar hayatımda duasıyla şükrü ilave edeyim şuracığa. Dursunlar...  :)
 Sardunyalara rastladım bi yerde.  Anne evi, yaz günü, bir bardak soğuk ayran ve sardunyalar... Kelime kelime dizildiler zihnime.
    Sahil de yalnızdı ben gibi.  Kafasını dinliyor gibiydi o da.  Pek rahatsız etmek istemedim. Ama sohbetsiz olmazdı. Yorgun bir yaz geçirmiş. Gülümsedi yine de. Şükrün zirvesinde denizin kızı ne de olsa güzel sahil. Nazlı nazlı konuşuyordu yanında yürürken ama tripsiz bir naz... İçten, samimi...
 Kumların akılları anca başına geliyormuş.  Yüzleri gülüyordu güneşe doğru. Üzerlerinde koca yaz boyu hoplayıp zıplayan bir güruh. Aralara sızan çöpler atıklar... Ohh diyorlardı ohhh.... "Sıra bize geldi!  Sahil ve biz başbaşa kış boyu!  Güneş de gelir katılırsa aramıza bazı bazı... Değmeyin keyfimize! "
   Renkli bir merdivene oturup tanıklık ettim muhteşem döngünün evrensel şölenine... Dilimden dökülen o tek kelam, merdivene gölgesi düşen asırlık çınarın yaprağındaki saniyelik kımıldayış, başörtümü hafiften kımıldatan deniz meltemi... Şükür diyordu o an her şey. Şükür... 

    Hayatı sevin, yalnızlıklarınızı şefkatle kucaklayın, evrenin muhteşem ahengine eşlik edin ve her şeyden daha önemlisi tüm bunları yaparken sahibi unutmayın ve yüreğinizi en sevgiliye teşekkürsüz bırakmayın.

Sevgiler...

24 Eylül 2019 Salı

Günaydın!

Günaydın günaydın günaydın  sevgili hayat!  

Günaydın güzel satırlarla ruhumu nurlandıran güzel kalemler!  
Günaydın bardaktaki billur su! 
Günaydın kitaplık odam!  
Günaydın yeşil ve kırmızı ahh... Ne güzelsiniz günaydın!  
Günaydın insan meşgalesi! 
Dışarıdaki şehrin sesi, kuşların cilvesi ve aldığımız her nefesteki hu fısıltısı... 
Ah içimizdeki coşku!! Sana da günaydın!  
Sonbahar, asil mevsim, güzel geçiş kapısı kışa, günaydın günaydın sana da! 
Yaşama sevinci sen var ya sen, ahh sen!  
Rabbin içimize akıttığı coşkun ırmak, sen yaşama şükrü,iyi ki varsın sen! 
Sana da günaydın... 
Daim ak içimizde, serin rüzgârların eşliğinde şakıyan bir bülbül gibi, hiç bitme sen yaşama sevinci. Son nefeste bile şükür nuruyla nefesimize eşlik et güzel coşku!   
Günaydın blog insanları! 
Bu sabah da böyle ;)  
Fotoğraf, bu sabah kitaplığım önünden :) 

20 Eylül 2019 Cuma

Dost listesi


    Bugünlerde fark ettiğim bir şey var. Hayatımda uzun dönem var olan insanların yerini başkaları almış bir süre önce. Daha somut ifade etmek gerekirse son bir kaç yıl içinde. Tüm kadro değişmiş yani :) 
   Zor zamanlarda aradıklarım, daral geldiğinde yazdıklarım, kararsız kaldığımda fikrine danıştıklarım... Liste baştan sona yenilenmiş bir baktım da.   
   Yeni kişileri pek istememiştim önceleri. Ayıla bayıla almadım onları hayatıma.  Plansız ve apansız girdiler. Kimileri  de adım adım girdi geldi. Şükür ki sessizce kabullendim. Fosilleşen "dost kriterlerimi" çöpe attığımdan olsa gerek. Kaderin hediyesidir deyip kabul ettim  hayatıma her gireni.  
    Ama giden eski dostları da özlüyordum hep. Yenileri kabul ederken bile...Sonra bi baktım ki, yaşamıma giren bu  yeni kişiler tüm gidişatım için tam da ihtiyacım olan insan tipleri. Bakıyorum biri hayatımın bir boyutu için tam da ihtiyacım olan bir dost. Diğeri ise diğer bir boyut için... Yani yürüdüğüm yolda elimi tutan bu yeni dostlar yerine eskiler devam etseydi benimle, çok fazla tökezlerdim sanırım. Belki ilerleyemezdim bile. 
    Bunu fark edince, özleyip durduğum  eski dostlara veda ettim kalbimde usulca. Tamam dedim sevgiyle. Göreviniz tamamlanmış meğer bende. Elimi tuttunuz vakti zamanında ama o da ne sizin ne de benim isteğimleydi. Sadece Mevla'nın isteğiyle oldunuz benimle. Ve şimdi  yerinize yeniler girdi devreye. Özlem de bitmiş oldu böylece.  
   Demem o ki;  sorgulamadan kabullenmek yeniyi, ve usulca sorunsuz vedalaşmak etkisiyle... İşte yol anca böyle yürünür gider sevgiyle...  
Selametler olsun ahali :) 

Fotoğraf, Bornova/ İzmir 


12 Eylül 2019 Perşembe

İlâhî plan...


   Dün aslında yapacak o kadar çok işim var vardı ki... Ama içime gelip oturan bir Garfield beni esir almıştı sanki. " Aman bugün de zamanı akışına bırakıver. Gel boşver bi kahve yap da içelim. Azıcık daha yat azıcık daha... " diye diye güne dair bir plan yapamadan içimdeki tembel kediciğe yoldaş oldum.
    Sonrasında olaylar gelişti. Bi arkadaşım aradı dertleşmek için.  Uzun uzun konuştuk. Ayrımına varamadığımız şeyleri çözdük birlikte. Daha dikkatli olacağımıza dair sözler verdik birbirimize. Ve dualarımızda yer vereceğimize dair sözler de...  Sonrasında başka bir arkadaş grubunun çay davetini aldım. E tabi bir planım olmadığı için katıldım. Orda yine bana iyi gelen bir sürü şey girdi zihnime. Boş insanlar değillerdi...  Hayatta dümdüz baktığım olaylara değişik açılardan bakabilmek nasip oldu anlatılanları dinledikçe.  İyi geldi. Onlara da bana da... Ve yine ayrılırken birbirimize ettiğimiz dualar da cabası.
    Akşam vakti yaklaşınca eve döndüm. Akşam da plansız şekilde kendime ayırabileceğim uzun bir vakit şansı doğdu. Sabah vakitlerinde Garfield benimle birlikteyken yapamadığım işleri halledip üstüne de kaymak mahiyetinde bana iyi gelen diğer hobilerimle ilgilendim. 
Sonra şöyle güne dönüp baktığımda neden sabah o denli plansız ve tembel olduğumu çözdüm. Çünkü ilahi düzende benim için ertelenemeyecek şeyler vardı ve bunun için benim bir müddet plansız kalmam lâzımdı. O Garfield o yüzden gelip beni esir almıştı. Yani planlar üstü plan vardı ve o ne güzel plandı.
    O sebep akışa bırakmalı hep :) Çünkü unutmamalı,  her şey plan dahilinde ;) 
Sevgiler olsun herkeslere...

5 Eylül 2019 Perşembe

İnternet bağımlılığı

   
   
    Bugünlerde bazı mecburi nedenler yüzünden günlerimin bir kısmı internetsiz geçiyor.  Önceleri canımı sıkan bu durum şimdilerde hoşuma gitmeye başladı.  İnsan bazı şeylerden uzaklaştıkça bağımlılığının da farkına varıyor. Etrafta somut bir şeyler arıyor oyalanmak için.  Olayların, tabiatın, akışın farkına varıyor.  Hani diyorum ki internete kavuşsam bile kendim kotalar mı koysam acaba. Günde bir saat ya da iki saat filan gibi. Aslında internet kullanımını kısıtlama konusunda hep bir gayretim vardı ama  saat sınırlaması koymayı düşünmemiştim hiç.  Şimdi ise ciddi ciddi düşünüyorum.  Özellikle akşam saatleri ve sabah saatleri için... Uçak moduna almayı düşünüyorum. Biraz inziva ruhuma da ayrı bi terapi olur inancındayım. Bununla birlikte internette geçirdiğim vakitlerde daha fazla blog okuma ve sesli kitap mevzularına da ağırlık vermek planlarım arasında.  
    Bunları deneyenleriniz var mı içinizde ? Eminim vardır, okumayı yazmayı seven blogcanların böyle denemeler yapmasından daha doğal ne olabilir?  Neler yapıyorsunuz ? Yazın lütfen ;) 
Bu sabah da böyle olsun, sevgiler herkese :)
Fotoğraf, Çiçekliköy 

2 Eylül 2019 Pazartesi

Rüyalar sadece rüya değil

   Son günlerde, geceleri rüyalarımda mı yaşıyorum yoksa gündüzlerde mi yaşıyorum tamamen birbirine karıştı. Rüyalarımda neler yaptığımı neler yaşadığımı tam olarak hatırlayamıyorum. Ama uyanınca bende bıraktığı hisler etrafımı saran billur bi bulut kütlesi gibi çevreliyor beni. Ve uzun müddet içinde dolaşıyorum o bulutun. 

    Mutfağa gidiyorum kahvaltı hazırlıyorum,insanlarla konuşuyorum, metroya biniyorum ama ruhum çok başka bir yerlerde. O tatlı rüyalarım verdiği güzel hislerin içinde. Derken öyle böyle gün bitiyor ama ben yorgun bir uykudan ziyade yeniden taze ve berrak hisler dünyasına dalmak için koyuyorum başımı yastığa. Gün içinde Leyla gibi dolanırken gündelik hayatımı geçiştirmeye çalışıyorum resmen. Çok ilginç...  Var mı böyle şeyler yaşayanlar acep. 
    Neyse günaydın dostlar.  Şimdi de mesela sıkıcı bir kamu alanı içinde sıramı bekliyorum ama ruhum geceden kalma yine.  Etrafta pembe beyaz tüllerin uçuştuğu çok hoş bir evrende :) Hayır delirmedim delirmedim şükür. Delirsem insanlar fark eder çünkü. Yani kısaca demem o ki : 
Rüyalar sadece rüya değil. 

Fotoğraf, Çiçekliköy/ İzmir - Dün çektim.