Adımladığım toprak parçaları... Kemeraltı / İzmir

   Bloğumda yeni bir kategori açarak, adımladığım toprak parçalarını arşivlemeye başlıyorum an itibariyle blogcanlarım. Dileyeyim de en güzel halde basılmadık toprak kalmasın şu kategoride.Tefekkürle ve azimle gezilmedik yer kalmasın mottosuyla o halde  ;)  

   
   Bugün öğleden sonra İzmir'in tarihi çarşısı Kemeraltı'nda attım adımları şükür :) Bir çok girişi var. Ama benim favorim tepede en sevgilinin adı yazılı olan bu cadde ;) Bu girişten tam karşıya bir kaç metre yürüyünce sizi muhteşem Hisar Camisi karşılıyor. (Tadilatta olduğu için şipşak yok maalesef.)





   Gençler çok güzel bir şey söylüyordu ben yanlarına vardığımda. Sözlerin içinde "dergah" vardı,  "yalan dünya" tamlaması vardı, aah bi de muhteşem bi ezgiydi... Ama ne olduğunu anlamadan, yanlarına varınca  "Hey onbeşli"ye bağladılar. Ben de "O vakit hadi görüşüz canlar deyip" hızla uzaklaşıverdim ordan :)  

   

   Kemeraltı'nın lokantalardan mütevellit caddelerinde masalar neredeyse birbiriyle iç içe girmiş vaziyette.O caddelerde  yürürken, yemek kokularının cezbedici davetine ve hararetli muhabbetlerle dolu sofraların neşesine yakından muhatap kalmamak ne mümkün :) 

   Canım Kızlarağası Hanı :) Dert ortağım... İçim dışım bu mekana akar Kemaraltı'na her yalnız gidişimde. Mutlaka içine girip ne kadar geçtiğini bilemediğim bir kaç dilim zaman hibe ederim kendisine. Seve seve kabul eder sağolsun ;)

   Çünkü neden ? Çünkü onda geçmiş halen "geçmiş" değil. Bugün gibi yaşanan bir şey. En başta özenle yapılmış restarasyonla halen bize tarih aşılayan muhteşem gövdesi... Bir sürü antikacı, birbirinden otantik satış mağazaları ve "ahh kalsam ya ben burda!" dedirten egzotik atmosferi... 

   Zemin kat satış mağazalarına ayrılmış durumda. Fiyatlar bana hep biraz yüksek gelmiştir. Zaten satış mağazalarıyla aram oldum olası  iyi değil. Pek takılmam o kısma. Çünkü gönlüm ikinci katı fısıldamaya başlar hana adım atar atmaz. Nasıl susturabilirim ki onu ? En güzeli çenesini kapatıp direk emir buyurduğu mekana ışınlanmak! :)

   Ahh işte burası ikinci kat ! Ve hanın orta kısmına bakan şu çay içmelik kenar kısmı da en sevdiğim köşe ! Saat 17 den sonra geldiyseniz mutlaka boş bir masa bulup çayınızı huzurla yudumlarsınız. Ama daha önceki bir vakitte gittiyseniz... Cıkks! Boş bir masa bulmanın mümkünatı yoktur. 

   Bugün vakti öylesine planlı programlı ayarladım kiii... Hoopss! İşte her zamanki masam bomboş beni bekler vaziyetteydi ve etrafa yayılmış o gül aromalı  huzur kokusu. Çek içine, kapat gözlerini, aç sonra... Miss vakitlerdi, şükür ;) 

   Bahsettiğim ikinci katta, birbirinden ilginç antika dükkanlarının yan yana dizili vaziyette olduğunu görürsünüz. Bence Kemeraltı gezisi için ayırdığınız vaktin dörtte birini burada harcamalısınız. Ya da ben öyle yapıyorum diyeyim en azından. Ama antikaya fazla meraklı olmayanların bile akla gelmedik nostaljik objeye rastlayarak hayran kaldığı bir mekan burası. Eşim kişisinden biliyorum :) O sebep vakit su gibi akıyor bu kısımda emin olun ;)

   
Bu teyzoş kimdir necidir bilmiyorum ama çok tatlı :) Kolunun altında balıklarıyla öylece dikilir durur tombik :)) Bu heykelin bulunduğu kısımda balık lokantaları mevcut sıra sıra. Hemen ön tarafında ise kahvehaneler felam. Ortaya çıkan aromatik kokuyu siz hayal edin :) Oh teyzemm dünya da sana güzel valla ! ;) 

   Yapılış tarihi 1652 olan bu güzel caminin tek üzüntüsü hanımlara ayrılan ufacık minnacık alan olmalı herhal. Yetkililere sesleniyorum ! Koskocaman camiye neden o kadarcık bayan kısmı hacılar ? Az biraz empati yapın da bi çözüm getirin o işe bence ;) 



    Ve gün sonu caminin bahçesinden bulutlara bir göz kırpış...
Allah tekrarını nasip etsin inşaallah. Kemeraltı'sız Bilge zor biraz :) Bilge'siz Kemeraltı'da keza... 

Başka topraklarda başka adımlara şimdiden bismillah ! 
Selamlar, sevgiler canlar... Güpgüzel de salılar  ! :)