1 Ağustos 2019 Perşembe

Hamarat kelebek

   Bugünlerde acayip hamarat bir insanım.  Bin şükür. Kelebekler gibi ordan oraya uçup duruyorum sanki. (Sırf fotoğrafa atıf yapmak için kurdum şu cümleyi)

   Sabahları afyonumun patlaması sürecini nerdeyse minimuma indirdim diyebilirim. Yok öyle sabah uyanınca eline telefon almalar dakikalarca instagram kaydırmalar filan.  Çünkü babam bize geldi ve uyanır uyanmaz kahvaltı yapmak ister tatliş insan. Baba olunca bekletemiyosun. Koca olursa bekletirsin. Ayılır bayılır ağırdan alırsın,  olmadı hadi dışarda yapalım mı deyip  elin oğluna bir de simit peyniri kitlersin, oldu bitti işte kahvaltı.   Ama babacık olursaaa... Gözünü mutfakta açıp, kendini çay demlerken buluyorsun uyur uyanık.

    Kahvaltıdan sonra bulaşıklar halledilip ev düzene sokuluyor.  Bir yandan yeni güne niyetler yapılıyor. Dualar ediliyor.  Bugünlerde şöyle diyorum :
Allah'ım bugün öğreneceğim şeyler beni daha da olgunlaştırsın, gelişmeme katkı sağlasın ve beni sana daha da yaklaştırsın. Daha da daha daa...  Yetmez bu yakınlık bana! Amin...
    İşler bitince ara vermeden hoop evin kütüphane köşesine ışınlanıyorum. Sabahları serin oluyor köşe. Ama öncesinde ocaktaki çay ısıtılıp yanına kayınvalidemin Konya dan getirdiği kuruüzümler konuluyor. Her gün 21 tane kuruüzüm... Hadis var hakkında araştırın isterseniz. Çay tepsisiyle masaya oturuluyor. Bahrül medid'den yudumlamak için kollar sıvanıyor.  Onun ne olduğunu merak eden yan taraftaki kategori kısmında var,  tık tık yapsın oraya. Öğle vaktine kadar devam ediyor bu okuma eylemi.  Ama durun bi dakika!  Arada bir mola verip sabah sporumu da icra ettiğimi söylemeliyim. Çünkü sağlam kafa sağlam vücut kombini biliyorsunuz :)

    Neyse öğleden sonra programı başlıyor ardından.   Günün yemeği titizlikle tespit edilip uygulamaya konuluyor. Yemek yapmadan güne devam etmem mümkün değil. Önceleri yoktu bu hassasiyet. Yemeğiyle kocasını mutlu etme eğilimli Geyşa ruhu ne ara içime kaçtı ben de çözemedim. Dedim ya bunlar hep Emine Beder sendromu.  Ya da Sahrap Soysal mı demeliyim?  İkisinin karışımı bir şey oldum işte şu aralar.  Günün geri kalanında biraz  eve dair işler güçler  (çoğunlukla ıvır zıvır temizlik ya da çekmece düzenlemece v.s.) alıyor vakti. Yalnız bi nokta var.  Bu işler yapılırken telefon yanımda ya bir beyin bilimci döktürüyor oluyor youtube zımbırtısında,  ya da kaçırdığım bir açık oturumu dinliyorum. Ütü yaparken bir kaç sesli kitap da bitirmişliğim var.  Yani işler körü körüne yapılmıyor bilgilendirici videolarla vokallerine kavuşturuluyor mutlaka. Ve bazen videolar otomatik oynamaya başlayınca hiç hedeflemediğim videolar açılıp çok ilginç şeyler öğreniyorum. Bana faydalı şeyler. Faydalı çünkü neden?  Çünkü sabah duasını yapmıştım ya o yüzden :) Çaktınız mı??  Önce iyi niyet,  ardından güzel dua ve hoop gelişme!  Her gün ayrı bir vadide geçmiş oluyor sanki böylece :)
   Öğleden sonra için bir arkadaşla çay saati yapılacaksa da bazı kriterler var tabi.  Zaman sınırlaması oluyor en başta. Saldım çayıra türünde oturup kalkmalara ısınamadım oldum olası. Saat 18 de kalkmayı mı planladım?  Aynen uyguluyorum.  Yani çoğu zaman diyeyim bari.
   Eve geliyorum, eşim kişisi gelene kadar az biraz instagramda sevdiğim sayfaları ya da Semerkand dergi sayfalarını karıştırıyorum. Sonra sofrayı hazırlıyorum ve bunu yaparken kısa bir şeyler dinlemek için yine telefonumu açıyorum.  Hoopp eşim geliyor. Yemek yedik,  sofrayı topladım derken saat 7 30 oluyor. Benim yürüyüş vaktim! Her gün en az 40 dk.  yürümeye çalışıyorum. Evin arkasındaki uzun yürüme parkurunda... Palmiyeli hoş bir İzmir köşesi burası. Yürüyorum çünkü sağlam kafa biliyosunuz siz nerede oluyor dimi?  Taş kafalı olucam yakında, bi o kadar sağlam olacak  yani :) Neyse yürüyüş sonrası eve gel.
   Akşam eşim kişisi ya bir gezme planlamıştır ya da doğaçlama bi teklifle gelir filan... Ya da güzel bir film açılır çay demlenir şükürle içilir. Ama hiç okuma saati olmaz çünkü eşim kişisi buna yanaşmaz. Bana kalsa süper olur aslında.  Gün böylece biter.  Boş kaldım mı hiç?  Hayır, ya da çok az.  Ama sürekli duyduğum şey şu : "Ay Bilge, hayat sana güzel valla iş yok güç yok."  Ya da şu: " Kızım tutanın yok çekenin yok gez dolaş işte! " Ya da şu:" Ay yaa çocuk filan da yok napıyosun gündüzleri sıkılıyo musun çook"  Yani hayat güzel tabiki şükür de o kadar da boş kalmıyorum be. Kalmamalı da hiç kimse.  Diyesin gelir ama demez es geçersin.  Niye diyeyim ki.  Önce Allah bilsin. Sonra bloğuma yazarım bloğum bilsin :))
Yani bu yazının ana fikri şu canlar : Ev hatun kişilerini boşun boşu görüyorsunuz ya hani bazen. Boş başak dik dururmuş,  dolu başak eğilirmiş.  Bunu da unutmayın tamam mı?  Ha bir de... Bence yeryüzündeki en büyük başarı, bir insanın kendini bilerek huzuru yakalamasıdır. Çünkü tüm insanların huzurlu olduğu bir dünya tadından yenmez olurdu.
(Başak benzetmesi klişenin dibi oldu ama neyse :))Bu arada son olarak belirtmeliyim ki tüm bunlar Rabbin istemesi ve yardım etmesiyle mümkün olan şeyler.  Onun rahmeti olmasa yaşam enerjisinin zerresi bulaşmaz ruhlarımıza. Şükür milyon kere.
Hadi gidip yatayım. Yarın yoğun bi gün yine ve hamarat kişiler çok yorulup erken uyumak ister malum :)
Sevgiler ahali!  ;)
Fotoğraf, Çanakkale'de bir tepeden...  geçtiğimiz aylarda çekmiştim.

18 yorum:

  1. Yanıtlar
    1. Bu blogda "eşim" ifadesi anca böyle dillendiriliyor :))

      Sil
  2. KELEBEK ÇOK HAMARAT ANCAK HANİ ŞU TESPİT VAR YA... BABANIZA KAHVALTI HAZIRLAMAK İÇİN CAN ATIYORSUNUZ, EŞİNİZİ İSE BİR ŞEKİLDE BAŞINIZDAN ATIYORSUNUZ. O NE GÜZEL BİR TESPİT; ÇOK DOĞRU. NEDİR ERKEKLERİN SİZDEN ÇEKTİĞİ, NELER ETTİNİZ ADAMLARA HANIMLAR? DAHA ÇOK SÖYLEYECEKLERİM VAR DA... NEYSE.:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O biraz işin latife kısmıydı da yalnız ilerideki paragraflarda bir geyşalık eğiliminden bahsetmiştim onu atlamışsınız Fatih bey rica edicem okuyunuz :)) Eşlerimiz diğer yarılarımız onu da belirteyim hani :) Teşekkürler samimi yorum için, selamlar :)

      Sil
  3. Bilge'nin hamarat hallerinden baba da nasiplenecek galiba, ne güzelll :))

    YanıtlaSil
  4. gözün aydın Bilgecim... babalar hep aynı... eşlere de hanımları hep aynı demek ki... :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sağolasın Ruşyenam :) Evrensel şeyler var değişmiyor şu hayatta. Sevgiler canımcım;)

      Sil
  5. tam hamarat kelebek olmuşsun yeminlen okurken yoruldum ayol bu ne ..sahrap soysalın insta sayfasına bayılıyorum kendisine de...ütü yaparken ben de dizi bitiriyorum ...geçenyıl istanbullu gelini öyle bitirdim...bir gün kocanın gömleğini yakıcam o da beni yakacak sonra :)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aman dikkat takvimcim kızdırmayalım kocişleri 🤭 Ya ütüler acayip eğitim saatleri benim için de ama orası kesin :))) Sahrap'ın hayat enerjisi bi acayip insta sayfasına bi göz atayım ben de :) Sevgiler canımcım :)

      Sil
  6. yazınızı keyifle okudum, Allah her daim güç kuvvet mutluluk neşe versin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sağolasınız , amin hepimize de versin inşaallah :)

      Sil
  7. Ev hanımlığı istediğin saatte istediğin işi yapma lüksü ayrıca tembellik yaptığında kimsenin sana kızamayacağı çok güzel bir iş :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ama bu özgürlüğe fazla kapılırsan da körelip getiriyorsun ve de ruhun mutsuz kalıyor cancağızım. O sebep her durumda bir iç disiplin şart. Biraz da bunu anlattım aslında. Sevgiler annem;)

      Sil

Düşüncelerini yazabilirsin...