30 Mart 2019 Cumartesi

Antep gezisinden...


   Geçtiğimiz haftalarda yaptığımız Doğu gezimizin Antep ayağından da bahsetmeye söz vermiştim ya hani. Bugün o gündür işte :) İşte Gaziantep'de görüp ettiklerimiz.


   Gaziantep'e vardığımızda tam da akşam yemeği vaktiydi. Eşim Antep mutfağı hayaliyle yanıp tutuşuyordu. Meşhur bir Halil usta varmış. Ben bilmiyorum. Evin gurmesi eşim kişisi olduğu için ısrarla onun mekanını aradı. Ama erken vakit kapattığını öğrendik. Eşimin derin hayal kırıklığı, eşim ve ben üçümüz gidip başka bir mekanda Antep mutfağına dahil olduk. Yemek içmek fotosu çekmek halen yapabildiğim bir şey değil o sebep sadece sofra oldukça zengindi demekle yetineyim.  Yine de yemek boyu Halil usta diye sayıkladı durdu cancağızım. Gidenler olursa bizim için oraya bi uğrasın diye yazıyorum :) 



   Otele yerleşip ertesi günün başlamasıyla birlikte meşhur Bakırcılar çarşısına attık kendimizi. Antep'de bizim gibi yerli turistin çokluğu dikkatimizi çekti. 


   Mutfağıyla dillere destan bir şehir elbette baharatlarıyla da göz doldurmalı. Birbirinden çeşit renkte birbirinden farklı baharatların görüntüsü tam seyirlikti. Önlerinden her geçişte gözlerim dalıp gitti o renk cümbüşüne. Mutfakta dehaymışım gibi bana garip görünümlü gelen baharatların da ne işe yaradığını sordum durdum satıcılara :)) 
   Antep fıstığının tahtı sağlam oradaki kuruyemişçilerde. Ancak yine ailenin gurmesi eşcaazım ufak bir test denemesi yapıp lezzet bakımından bizim Kemeraltı'nda satılan antep fıstıklarından bir fark göremediğini söyledi. Şahane bir lezzet ayrıcalığı olmamasına karşın fiyat olarak da sanki bi miktar yüksek olması bizi antep fıstığı alma fikrinden uzaklaştırdı. Kete, cevizli sucuk gibi  vesair şeyler ise damak tadımıza uzak olduğu için öylece kala kaldılar ardımızda. Aslında sağlıklı atıştırmalıklar malum. Sanayi çıkışlı şekerlemeler yerine bunlara yönelmek lazım. Bu da minnak not olsun. 
   Ve ardından tarih kokan caddelerde adımlamaya devam ettik. Zaman ve mekan konusunda her zamanki gibi plansızdık. "Karşımıza ne çıkarsa bize iyi gelecek bir şeyler olsun" niyeti gibi sağlam bir yoldaşla yürüyorduk her zamanki gibi. Ve o niyete çok güveniyorduk. Gezileri turla tercih etmeyişimiz biraz da bundan belki. Plan program sınırlayıcılığına karşın protest tavrımızdan yani :) 

   Derken karşımıza bir yemek müzesi çıktı. Emine Göğüş yemek müzesi.Antep' e dair evlerin bir çatı altındaki yerleşim düzenini, mutfak gereçlerini ve belli başlı yemekleri sergilemişlerdi. Kültürü diri tutmak için emek harcanmış ince düşünceler beni her zaman duygulandırır. Zevkle dolaştık, bilgilendik, güzel oldu, şükür.


   Bakırcılar çarşısı içindeki Tütüncü hana mutlaka uğrayın eğer giderseniz. Bakır sesleri eşliğinde kahvenizi içerken, her köşede sizi evveliyata fırlatan bir detayla karşılaşmanız çok olası. Bizim de dinlenme yerimiz bu mekan oldu.
   Bu hanın içinde bir de mağara var. Urfa 'dan alışık olduğumuz mağara dekorasyonuna burada da şahitlik etmek için daldık hemencik. 


   Ama içerisi tek bölmeli bir mağara görünümünden ziyade göz göz bölmelerden oluşmaktaydı. Azıcık esrarlı bir havası vardı. Gözden uzak olmak isteyenlerin tercih edecekleri köşe bucakları barındırıyordu tarihi bünyesinde. 
   Biz daha açık alanda içmek istedik kahvelerimizi. Hatta öyle açık ki ayakkabılarınızı çıkarıp da girebilirsiniz dediler bu bölüm için. Ben serince havanın etkisiyle ama ayaklarım hemen üşür ki benim diyecekken bir de baktık yorganlar serili yüksek sehpalara konulmuş bakır sinilerin altında. Adet öyleymiş. Ayaklarını yorganın altına uzatıp da içermişsin kahveleri burda. Eh iyi bari derken ayaklarımızı uzattık yorganın altına. O da ne ? Bi sıcaklık yorganın altında hamam gibi. Meğer yorganların altında mangallar varmış içinde közler olan. Müşteriler ısınsın diye hizmette sınır yokmuş anlayacağınız. Bayıldık bu işe ve serin bir havada sıcacık ayaklarımız yorganların altında içtik kahvelerimizi. Antep biliyor işi deyip gülüştük ardından ;) 


   Sonra kalkıp hemen yan taraftaki Antep kalesine yöneldik. Antep'in tarihçesini adım adım öğrenmek isteyenlerin ilk durağı burası olmalı aslında. Kalenin içi İngilizlerin elinden zaferle alınan Antep'in kurtuluş öyküsü adım adım işlenerek dekore edilmiş. Duyguların katmer katmer şahlandığı bir gezi gerçek manada derin etkiler sağlar ancak. Size dokunur, ürpertir, değiştirir... Gerçek olması gereken bir gezi de bu değilmidir ?  
   Kalenin girişinden itibaren başlayan helezon şeklindeki bir koridorla zirveye çıkıyorsunuz. Ve bu esnada demin bahsettiğim kurtuluş öyküsüne heykeller ve videolarla adım adım şahitlik ediyorsunuz. Her adımda bir başka gelişme, bir başka gayret... Ve zirvede zafer. Kalenin tepesinden Antep manzarasına bakarken huzurla alınıp verilen nefesler... 
   Beni en çok etkileyen Antep'li şu on dört (yanılmıyorsam rakam buydu) çocuğun mücadele esnasında şehit edilmeleri hikayesiydi. İçim ezildi. Bu vatanın kurtulmasında kimlerin kimlerin emeği yoktu ki. Bu yavrular da Antep diyarından kervana katılanlar olmuştu o dönem demek. Rabbimiz hepsinin makamını yüceltsin bizlere de şefaatlerini nasip etsin. 

   Her zaman olduğu gibi gidemediğimiz göremediğimiz yerleri de ardımızda bırakıp "önce bi gördüklerimizi sindirelim" duasıyla vedalaştık Antep'le. Ülkemizin her yanı gibi bu diyarın da şahsına münhasır havasına hayran kalarak tabiki... 

   Başka gezilerde buluşmak üzere canlar... Dua edelim de sağlıkla sıhhatle çok gezelim çok anlatalım inşaallah  ;) Güzel hafta sonları olsun hepiciğimize.

19 yorum:

  1. Gaziantep memleketin görülesi yerlerinden, bize de kısmet olsun diyorum:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de hadi inşaallah diyeyim o vakit ;) Şahsına münhasır yer gerçekten, sevgiler :)

      Sil
  2. Fıstıklar 70 lira...evet,onca güzel şeyden dikkatimi çeken ilk bu oldu :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Fıstık seviyoruz demek ondandır ;)) Sevgiler...

      Sil
  3. Doğunun Paris'i derlerdi eskiden:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklılarmıştır eminim, öğrenmiş olduk biz de :) Teşekkürler, sevgiler...

      Sil
  4. Bir nasip olmadı Antep'e gitmek ya

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu yaz nasip olsun inşaallah diyeyim o vakit, teşekkürler...

      Sil
  5. Fıstıkların şehrinde fıstıkların pahalı olması biraz üzücü..Kemeraltı'ndaki antep fıstıkları da antepden geliyo sanmıyosam,fark olmaması nomal..Antepi güzel anlatmış ve resimlemişsiniz elinize sağlık..🙂

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim. Aslında fıstık fiyatları konusunda çok da fark olmadığını söyledi eşim sonradan. Tuhafımıza giden sadece kendi memletinde fiyatının yüksek olmasıydı belki de. Sevgiler...

      Sil
  6. Çok güzel. Bu sene bizimde planlarımız arasında umarım gidebiliriz :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gidersen yazarsın sen de Beyda'cım :) Sevgiler...

      Sil
  7. Antep'in mistik havası ve özellikle mutfağı çok ilgimi çekiyor. İnşaAllah kısmet olur bize de ..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yeşimcim ben de o mistik havayı pek sevdim işte. İnşaallah gidersin en kısa zamanda :)

      Sil
  8. mangal köz yorgan bunu sevdim, antep görmedim aklımda olsuun :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gidersen Tütün hana gitmeyi unutma o zaman deepcim. Bakırcılar çarşısı içinde. Sevgiler :)

      Sil
  9. Antep i gezmeyi ben de çok istiyorum ...resimler harika...harika bir gezi olmuş canım...sevgilerimle...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnşaallah en kısa zamanda gidersin takvimcim eminim sen de çok seversin. Teşekkürler ve sevgiler ;)

      Sil
  10. Müfredcim biliyo musun sen yazana kadar yemek müzesindeki o detayı hiç fark etmemiştim :) Demekki bu geleneksel bir adet. Eskiye dayanıyor yani. Sevgiler :)

    YanıtlaSil

Düşüncelerini yazabilirsin...