Ah ne mutsuz ne mutsuz. Çalışmak istemiyormuş. Her gün kapitalist sistemin içinde ırgat gibi koşturmak canına yetmiş.
Banka sektöründe çalışan bir beyaz yakalı hatun o... Ama kendini modern yüzyılın kölelerinden biri olarak görüyor. Dört yaşında bir oğlu var. Mutlu anlarına şahitlik etmek istiyor ama mütemadiyen yorgun.Oğlu herşeyden çok onu sevsin istiyor ama bunu sağlamak için bile enerjisi yok.
Söylediğine göre yarımmış her şey. Yarım anne, yarım çalışan, yarım kadın, yarım aşçı, yarım temizlikçi. Her şey yarımmış hayatında. Bu tükenmişliğin ardında küçük küçük dağlar oluşmuş. Biri isyan dağı, biri kibir, biri ümitsizlik... Daha vardır ama gördüklerim bu kadarı.
İsyan dağının taşı toprağı gani. Her şeye isyanı var her şeye... Uçan kuşa, esen rüzgâra... Öfke ve hınç dolu tüm aleme. Kibir dağını, çalışmayan ama güzel ve rahat ömür süren insanlara duyduğu aşağılama yükseltmiş habire. Ona göre kocasının durumu iyi olup da çalışmayan her kadın; çıkarcı, acınası ve embesil tüketici. Ama o öyle mi ya, o emekçi, o alın terinin parlattığı anlı açık bir gurur timsali.Ümitsizlik dağını ise önyargıları yükseltip büyütmüş. Öyle bir ümitsizlik ki bu, her şeyi kesinlikle en doğru şekilde bildiği için bu durumun içinden çıkış asla mümkün değil kabulü ile sabitlenmiş zihnine ümitsizliği.
Eşi çalışmasını istemiyor aslında." Az kazanalım ama mutlu olalım" dedi yanımızda. Sanırım kendini bu kıskacın içine yine bizzat kendisi sokmuş durumda. Çünkü günümüzün saygın kadın profili malumunuz: Yüksek topuklar üzerinde bulutlara yükselmeli kadın. Mutlu mutsuz çok şey değil. Ve sonuç bu...
Koca dağların arasında ezilip kalmışlık.
Sık sık bir araya gelmek durumundayız. Öyle zamanlarda oksijeni tüketiyor adeta ortamdaki. Ona en başta söylemek istediğim şey, dünyanın üç günlük olduğu tabi. Sonra hayatta ne istediğini tam olarak netleştirmesi ve rotasını ona çevirmesi gerektiği... Yaradana bi miktar güvenmesi gerektiği velhasıl. V. s. Ama o dinleyemiyor beni. İki nedeni var belki de. İlki nefes almaya zorlanırken dinleme yetisini kaybedişi belki. İkincisi ise, ben de kocasının durumu iyi olup çalışmayan bir kadınım onun cephesinde. Konuşmamın pek değeri yok yani kısaca. Oysa tüm rahmet onca zahmet sonrası zuhur eder ve her konfor zorlu kararların bebişidir. Ama hayatımdaki zorlu dönemlerime şahit olmadığı için hakkımda derin önyargılar taşımakta. Ah gidi ah...
Ona anlatamadım ya şuraya iliştireyim dedim:
Ne yaparsanız yapın yarın ölecekmiş gibi sevgi ve huzurla yaşayın. Az yiyin az giyin az harcayın ama huzurla yaşayın.
Sevgiler herkese!
Bankacılık Turkiye şartlarında artık yapılacak bir meslek değil ne yazık ki
YanıtlaSilÇoğu bankacı böyle düşünüyor sahiden.
SilGünümüz şartları etkiliyor hayatları.Son cümleye kesinlikle katılıyorum insanların mottosu az ye, az giy, az harca ama çok yaşa olmalı bence de. Sevgilerr. :)
YanıtlaSilSon cümlemin tam tersini motto edinmiş durumda ama çoğu insan malesef. Ah gidi ahh...
SilSon cumlen cok dogru. Bence calismak da insanin kendi istegi uzerine olmali. Tabii ki bu kadar zor sartlarda bazen calismak mecburiyet ama sikayet etmek, olumsuz dusunmek hep daha kotu seyleri getirir. Tatil anlarini daha kaliteli degerlendirse is zamani daha desarj olabilir insan. Kendi adima calismayi cok isteyen biriyim. Henuz issiz olsam da bu bir yillik mezun durumunda bile evin bana gore olmadigini anladim. Umarim herkes huzurla calisacagi is ortamini bulur ve hayatin zorluklarini kabul edip geri kalan anlari mutlulukla doldurarak yasar. Sukur bence bunun en guzel ornegi ayrica. :)
YanıtlaSilŞükür yaşamın temeline yerleştirilebilse zaten çalışmak çalışmamak ya da başka bir mekân ve zaman arayışı diye bir şey olmayacak zaten. Ama malesef günümüzdeki yaşamların temellerini oluşturan şeyler çok başka günümüzde. Rabbim gönlüne göre versin sevgili Bonheur ;)
SilSon paragraf herşeyi güzel özetlemiş
YanıtlaSilEyvallah...
SilYazıda bahsettiğiniz sıkıntıları çalışan kadınların bir çoğu yaşıyor sanırım.
YanıtlaSilEvet büyük bir çoğunluk...
SilÇok etkileyici yazmışsınız, son cümle çok güzel
YanıtlaSilTeşekkürler, eyvallah...
SilMaddi koşullar nedir bilemiyorum ama şayet maddiyata dayalı bir sıkıntı yoksa çocuğu büyürken yanında olmalı anne. Yoksa geçen zamanın pişmanlığı acı oluyor.
YanıtlaSilŞimdiden o acıyı yaşmakata bu şahıs. Ve onunla birlikte çoğu çalışandan da işittiğim bir acı bu.
SilMuhtemelen yaptığı işi de sevmeden yapıyor... Etraf bunlarla dolu... Oysa her şeyin başı kabulleniş ve barışık olmak... Devamında da çözümcül olmak gelecektir... Sonrası zaten bilinçli seçimler ve huzuru yakalayış... Tez zamanda bulur dilerim... de arıyordur inşallah... Zira ararsa ancak bulur!
YanıtlaSilSon kısımda ne güzel demişsin, arıyordur inşaallah diye. Yok annem aramıyor. Bu yüzden bulabileceğini sanmıyorum ya. Yanılmayı diliyorum ama.
Siliyisin de miiiii yine pek yoksun ortalardaaa :)
YanıtlaSilİyiyim şükür deepcim :) Anlatıcam...
Silhuzurla yaşamak çok önemli
YanıtlaSilKesinlikle...
YanıtlaSilBir anne anneliğin tadını çıkarmalı günümüz de çoğu kadın bundan yoksun güçlü olmak için aslında en önemli şeylerini kaybediyorlar...
YanıtlaSilİşte tam da bunu anlatmak istemiştim :) Her zaman dediğim gibi anlaşılmak güzel şey :) Mutlu bi hayat dilerim canım sana da :)
Sil