17 Nisan 2019 Çarşamba
Yaşadığım öyküler/ Bir nesil hayali...
Blogtan tanımıştım onu. O da beni... Yıllar yıllar oldu. Sosyal medyada takipleşmeye hep devam ettik.
Sürekli okurdu. İlk zamanlar yazılarıma da mutlaka bir reaksiyon verirdi. Bazen bir yorum bazen bir ufak gülümseme sıkça beğenirdi. Ben de onun yazdıklarını beğenirdim hani. Sıcacık iç döküşler, okuduklarından esinlendiği hayaller, yeni kitap tanıtımları, edebiyat dergilerinden alıntılar... Bunları okumak bana da keyif verirdi.
Tıp okuyordu. Mezuniyetten sonra bi asistanlık deneyimi oldu. Yazdıkları hep siyaha büründü zaman içinde. Acı, keder, ümitsizlik dolu satırlar. Geçmişindeki talihsizliklere atıflar, çevresindeki insanlara karşı öfke dolu satırlar ve iş koşulları altında ne denli ezildiğinin feryadı habire... Üzülüyordum okudukça. Bu kıza neler oldu diyordum. Dualar ettiğimi de hatırlıyorum. Onun adına her şeyin düzelmesi için. Bir kaç kez yazarak moral verme girişimim de oldu. Mesela bi ara iş aradığını acilen çalışması gerektiğini yazmıştı ulu orta. Ben de doktor yakınlarımla görüşüp ona uygun bir iş araştırmayı teklif etmiştim. Ama İzmir'e gelmek istemediği için kabul etmemişti.
Yani evet... Kalplerin karşılıksız sevmesi böyle bir şey. Kilometrelerce ötede hiç tanımadığın insanlar için dua edebiliyorsun samimiyetle. Moral kazandırmak isteyebiliyorsun onlara.
Yalnız dikkatimi çeken bir şey vardı. Artık yazışmalarda eski sıcaklığı yoktu. Sanki içten içe bir kini vardı. Anlam veremedim. Yazmayı bıraktım. Sadece dua etmekle yetindim bir süre.
Geçtiğimiz günlerde bir paylaşımıma yanıt verdi. Verdiği yanıt benimle bir sohbet amacından ziyade bir lâf sokma amacı taşıyordu sanki. Bu ülkede mutsuz olduğundan bahsetti. Ülkeyi ağaç kesip hak yiyenlere bırakıp gitmek istediğini söyledi. İdeolojik saldırısını görmezden geldim. Ya da bu kadar basitleşemez dedim. O anki hissimi tam kestiremiyorum. Safça bir içgüdü de olabilir. Ona cevap yazdım. Benden on yaş küçük. Senin yaşlarda ben de mutluluğu coğrafyalar ardında ya da sınırlar ötesinde sanırdım dedim. Gönlünce olsun her şey diye de ilave ettim. İyice kusmaya başladı. "Siz muhafazakârlar... " edebiyatı yapmaya başladı. Yine konuyu yaşına bağlayarak usulca sonlandırmak istedim. O son cümlesiyle de bana giydirme yapmanın hazzını taşır bir kaç şey yazmış. Onları şoku atlattıktan sonra okuyabildim.
İnanamadım. Kendisini hiç tanımadan dualar ettiğim, referans bulup yardım etmek istediğim insan beni kafasında kin duyulası bir kalıba çoktan sokup ötelemişti de ben bunu halen görememiş olmanın saflığı içinde debelenip durmaktaydım. Akşam oldu, eşim geldi. Neyin var dedi durdu. Halbuki en neşeli pozları takıp takıştırmıştım ama yine anladı adam. Bendeki en ufak bir ruhi kıpraşmayı anında yakalıyor zaten hep.Bugün seni üzen bir şeyler olmuş dedi bi kaç kez. Yok dedim. "Sadece bir üşüme var üstümde,hasta mı olucam ne..." Ne diyeyim ki. "Ah tatlım insan sandıklarım sapır sapır dökülüyo be..." mi diyeydim.İnanmadı ama inanmış gibi gözüktü sonunda o da. Üşümüştüm sahiden. Fiziken değil de ruhen...
Ah Bilge... Dedim yine kendime. Ah kızım ah... Gün sonunda bir sürü cümle uçuştu beynimde. Ne mi onlar?
#Hiç bir diploma önyargısız bakabilme yetisi kazandırmıyor insana maalesef.
#Yüksek eğitime başlayan insanların bazıları ilk başlarda gayet pozitif merhametli ve sevgi dolu bir kalp taşırken eğitim sonunda birer soğuk pres sıkım makinesine nasıl dönüşüyor anlamıyorum. (Genelleme yok)
#Sosyal medyada ya da blog yazılarıyla bir insanı gerçekten tanıyabilme olasılığı ne kadar da düşük bir seviyede.
#Gönül insanıyım diye bağırıp duran zihniyet şekil unsuruna takılıyorsa söylediği türkü sadece hava civa.
#Kitaplar okuyoruz, okumayı pek seviyoruz da... Okudukça evrensel bakabilmek yerine kin, öfke ve ötekileştirerek bakmaya başlıyorsak eğer... Ya okuduklarımızda bir sıkıntı var ya da okuduklarımızı anladıklarımızda.
Ha bir de kocamın sözü geldi aklıma. Onun için dua ve yardım talep ettiğim bir gece bana demişti ki : Bilge, yani hakkında hiç bir fikrin olmayan birine mi referans olacaksın. Bence insanlara bu kadar kolay güvenmemelisin. Haklı sanırım. Yani maalesef haklı...
Azıcık feraset sahibi bir nesil dilerim şu vakit Allah'tan. Kafası temiz, önyargısız, zehir gibi zeki, çalışkan, kadere ve gayrete makul oranda kıymet veren ve de mutlu bir nesil. Amin...
Not: Telefondan yazdım bunu, yazım hatam varsa affola canlar.
Not-2: Fotoğraf ne alaka derseniz. Bakınız hepsi farklı farklı renklerde ama şekerler değil mi sonuçta. İnsanın da insan olduğu gibi. Antep pazarında çekmiştim.
Sevgiler herkeslere. Ayrıştırmadan ötelemeden bolca ve
çılgınca sevgi gönderiyorum tüm aleme!
Etiketler:
blog,
blogger,
gerçek hayat,
hikayeler,
Yaşadığım öyküler,
yazıyorum,
yazmak
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Tam bir travma yaşamışsınız. Kolay değil insanın sevdikleri tarafından kırılması ancak ne yapalım ki, dünyada her şey var alışmalıyız bence çok teşekkürler.
YanıtlaSilTravmatik bir gündü. Neyse ki böyle şeylerin etkisi uzun sürmüyor. Ben teşekkür ederim yorum için :)
SilBen de yorumu cevapladığınız için çok teşekkür ederim.
Silİnsanları tercihlerine kıyafetlerine göre ayıranlar ne kadar okumuş ne kadar yüksek bir mertebeye ulaşsa da cahilliklerini gün yüzüne çıkıyorlar. Böyle insanlar ülkemizden ayrılacaksa sırf bu sebepten seve seve uğurlarız. :)
YanıtlaSilHem de ne cahil... İnsan ayrımı yapan her insan kör kütük cahil bana göre de... Uzak dursunlar diyorum artıkın ben de. Sevgiler ve teşekkürler canım :)
Silİnsanları kategorize etmeden, sadece insan olduğu için sevmeyi ne zaman başaracağız acaba? Allah iyilerle karşılaştırsın. Aminnnn
YanıtlaSilSanırım o sadece cennette olacak Yıldızcım. Orda şeytan yok günah yok. Orası huzurla beraber olabileceğimiz tek yer herhalde. Sağolasın, sevgiler çok :)
SilAmin...
YanıtlaSilFarklı bir biçimde sanal alemde tüm canım cicimlerin gerçekte hiçbir değeri ve samimiyeti olduğunu gözlemledim ve iyi ki içinde olmamışım o ortamın demiştim bir zamanlar.Gerçekler fazlasıyla acımasız olabiliyor malesef.Ön yargılar nefret söylemlerine dönüşebiliyor :(
Ben de her geçen gün sanal alemden bir miktar daha elimi eteğimi çekmekteyim sankim. Ama blogdan değil, yok blog olmaz, o dursun yanı başımda :) Ahh güzel insanlarla hem hal olalım her daim diyorum başka da bir şey demiyorum canım. Sevgiler, teşekkürler...
SilNe kadar üzücü bir durum. Hayalimizdeki mutluluklari herkesin bizim gibi düşünmesini ve yaşamasıni bekleyerek yakalayamayız. Önemli olan farklılıkların ortaya çıkardığı renkli resimdir. Herkesin kendince memnuniyetsizlikleri var elbette fakat bunu tek yönlü düşüncelerle kimse çözemez. Üstelik manevi bağ kurmayi başardığı böyle paylaşımlarda bulunduğu birisine karşı çok daha üzücü... Nedense kimseye güvenme demesi bana da bir animi hatırlattı, sözde çok maneviyatci olan dost eli uzattığım birinin tam tersi davranışını görünce aklıma onun da hep böyle söylediği geldi... Böyle insanları kafamızdaki Dünyadan çıkarmak en sağlıklısi.
YanıtlaSilEvet haklısın blogcanım. Kafamızdaki dünya temiz ve berrak olmalı. O sebep şüphe taşıyanlar dışarı atılmalı. Manevi bağ kurma diye de bişey var mı yok mu ona da tam emin değilim artık. Biriyle bir şeyler paylaşıyorum sanıyorsun ama meğer bidona çöp boşaltmışsın. Sürprizler hem üzücü hem öğretici. Çok teşekkürler yorumun için ve sevgiler...
Silakıcı ve güzel yazı...
YanıtlaSilTeşekkkür ederim...
SilBaşta resmi insragramda gördüm. Çok severim bu lokumları diye yorum yapayım dedim. Ama pek instagramda aktif olmadığım için çekindim hem de oraya yazmak içime sinmiyor nedense. Çok ortalık geliyor. Yazıyı ise tam bir hissedişle okudum. Her cümlen benim zihnimde de dönüp duruyor hep. Eşitlik, hoşgörü, duyarlılık diye bağıran insanlar örneğin başka bir siyasi görüşte olan biri varsa bile hemen burun kıvırıp geçiyor. Maalesef diploma hiçbir şey kazandırmıyor karaktere. Kalben bir şeyler katmadıysa insan kendine içi teknik bilgi ile dolu boş bir beyin kalıyor geriye. Keşke senin gibi yüreği güzel daha çok insan olsa. Eşiniz çok haklı bir yerde ve bu çok acı. İnsan kazanmak için uğraşırken yanında hayal kırıklığı eşantiyon geliyor bu devirde. İnşallah iyi niyetinin kıymetini bilen iyi insanlarla karşılaşırsın bundan sonra. :)
YanıtlaSilBenim için de blogtaki yorumlar daha kıymetli canım isabet etmişsin. Ne güzel söylemişsin : teknik bilgiyle dolu boş beyin... Kesinlikle katılıyorum. Bundan böyle bu türlere de dikkat edicem artık.Bunu itiraf etmek zor ama eşim hep haklı çıkıyor laf aramızda. Ah sondaki duana yürekten amin. Ben pek heyecanlı değilim bu konuda ama Mevla dilerse olur inşaallah. Sevgiler ve teşekkürler canımcım.
SilHerkes kalbinin karşılığını bir şekilde alır, yeter ki kalp temiz ve ferah olsun..
YanıtlaSilKısa ve öz... Ne güzel demişsin Yeşim. İnşaallah canım... Sevgiler ve teşekkürler.
SilO hatalı kabul ediyorum ama sen gereğinden fazla kıymet vermiş ben öyle hissettim düzelir be :)
YanıtlaSilEşimin yorumu da aynı buydu işte. Erkek beyni aynı çalışıyor demek her zaman. Teşekkürler yorum için :)
SilAnlattığın anıya gülümsedim müfred. Bazen o tarz şeyler de başıma gelmiyor değil :)) Ya üzülüyorum ama dediğin gibi bazılarına da yol vermek gerek sanırım. Yoksa yıpranma kaçınılmaz. Şekerler nasıl da albenili değil mi, bazı insanlar gibi :) Sevgiler ve teşekkürler canım.
YanıtlaSilaman unut gitsin hemaaan :)
YanıtlaSilYaptım gitti zati ;))
Silçok ilginç bu yaşadıklarınız blog arkadaşlığınızdan kalan bir anı ozman,gerçekten çok ilginç,demek ki blog dünyası böle hikayelere de konu olabiliyormuş..deep unut gitsin demiş,ben de diyim bari boşverin gitsin..😊
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim. Samimiyetsizlik bazen virüs gibi her alanda mevcut olabiliyor. İş, ev, komşuluk, blog ..ohoo yelpaze açıldıkça açılır :))
Silmerhaba ben de mühendislik okuduğum için anlayabiliyorum tabii ki hata etmiş saygısızlık etmiş ama şöyle düşünün kafa bırakmıyorlar insanda gerçekten insan kendini bile tanıyamıyor bazen keşke yüksek lisans yapmasaydı kısmet... siz de söylüyorsunuz eskiden öyle olmadığını zamanla değiştiğini ben ne yaşandı bilemem tabii sadece farklı bir bakış açısı geldi aklıma paylaşmak istedim :)
YanıtlaSilCanımcım hoşgeldin bloğuma :) Aslında eleştirdiğim sadece bu tavır değil de gençleri bu hale getiren sistemdi biraz da. Ama o arkadaşta ötekileştirme sistemli ilerledi sanki yani yazdıklarıyla bunu hep hissettirdi. Neyse unuttum gitti zati. Ama insan ilk başta üzülüyor böyle durumlarda tabi. Görüşünü paylaştığın için teşekkür ederim ve başarılar dilerim sana da. Dilerim sevgi dolu bir halde ilerlersin başarı yolunda :)
SilHoşbuldum :) Çok teşekkürler güzel dilekler için, inşallah öyle olur :) Yeni blog arkadaşları edinmek ne güzel inşallah kalıcı dost oluruz :) <3
SilEvet ben de kalıcı olmasını çok isterim tüm başlangıçların :) Hadi inşaallah diyelim o vakit ;)
SilHiç şaşırmadım yaşadıklarınıza. İnsaoğlu çiğ süt emmiş, her şeyi yapabilir denir ya gerçekten öyle. zaman, hayat, acılar, yaşananlar taşlaştırıyor bazen insanı. içinde bulunduğumuz sistemin etkisi çok büyük. bazen sisteme uyup kötüleşiyor insan, bazen uyum sağlayamayıp kendisi tükeniyor, şanslı azınlıksa bir yolunu bulup sistemin dışına atıyor kendini.
YanıtlaSilGüzel özetlemişsiniz. Dışında kalmayı tercih ettim oldum olası. Önceleri bilinçsiz bir tercihti ama şimdilerde ayet bilinçli bir şekilde o çarkın dişlilerinden uzak duruyorum.
SilÇok teşekkürler...
Üzüldüm ama sonunu çok güzel sevgiye bağlamanıza da saygı duydum.. Malesef eğitim almak ile düşünebilmek farklı kategoriler, hele ki özgür ve sınırsız düşünebilmek.. Çok nadir çakışıyorlar.
YanıtlaSilEvet her geçen gün biraz daha inanır oldum buna. Eğitim ve düşünce birbirine yakın şeyler ama birbirine hizmet eden şeyler değil çoğu zaman. Teşekkürler
Sil